19 Temmuz 2012 Perşembe

YOKLUK DAKİKALARININ ALEVİNDE






Bir gönül çelen diyorlar
Mavi boncukların savrulup
Dağılıyormuş uzak umutlara
Dile gel dile
Topla aşkın ipinde kelimelerini
Ey titremesini sevdiğim yürek
Yüzüme aydınlığını sal şimdi şiirinin

Kızarmış gözlerim
Gecenin tomurcuğu en masum anında
Işığının sıcak yağışını bekliyor
Gönlümün kalesi bakışının
Mahcubiyetinden korkuyorum
Kurumasından

Gün var ömürdür
Umuda doğup
Acıya can veririm üst üste
Yokluk dakikalarının alevinde  
Rüyamda
Birini çıkarıp korkunç maskelerin
Ötekini takıyorsun utanmaz ellerinle
Hayra yoracak beri gelsin
Kederime gelsin asırlar ötesinden
Ulu tabirciler

Sen yanımdayken bile
Başka yerlerde mi gönlün
Uzaklarda mı gecenin gölgesine
Gömülmüş fotoğraflarda mı
Kim bilir neresinde aldanışın
Aldatışın hangi soğuk
Acı veren renklerinde
Boş boş dolaşıyor yabanıl
Karanlık seslerde


İstanbul, Ramazan 2012

16 Temmuz 2012 Pazartesi

GÖNÜL BAHARI SEVDA





Vurulmuş yaralı kelime kanardı
Ateşli kem gözler suçlar birbirini
Nerede bülbüller gül ağacı yandı
Gönlümde şakırdı bir aşk şiirini

Ayla senelerle uzamış hüsranla
Hesabım kapanmış mekanla zamanla
Küldür ömür bahçem küsmüş bahçıvanla
Nerde bulacağım o cönk defterini

Öldü sümbüllerim gurbettir nedeni
Hasreti eritir sarartır bedeni
Gel gönül baharı sevda dirilt beni
Vuslat pınarında yıka kara kefeni

Hülya Yürekli
İstanbul, Nisan 2012